7 Haziran 2016 Salı

Gezi Stajı 2016

BARCELONA

Barcelona gezi stajında yazmayı tercih ettiğim bir şehir oldu. Üçüncü sınıfın yazında mimarlık bölümünden arkadaşlarımla gittiğim kültür ve mimarlık dolu bir geziydi. Önceden üç sene boyunca çeşitli derslerde gördüğümüz görülmesi gereken yerlerin notunu çıkardık ve bir gün gün program yaptık. Hepimiz mimarlık öğrencisi olduğumuz için amacımız görebileceğimiz kadar çok mimari yapı ve müze görmekti.

İLK GÜN

İlk gün otelimize yerleştikten sonra Barcelona'nın yürümesi çok kolay bir şehir olduğunu anladık ve şehri yürüyerek keşfetmeye başladık. Otelimiz Avenue Diagonal'e çok yakındı. Gitmeden otelin merkezi bir konuma sahip olmasına dikkat ettik.  Yürümeye başlamamızla derslerde de gördüğümüz barselona planını hemen hissettik. Köşelerin pahlanmış oluşu bu plnaın kurallarından biri. Bununla beraber geniş bulvarlar da göze çarpıcı bir kural. 


La Rambla'ya doğru yürümeye başladık. Tabiki bu şehirde yürürken Gaudi'nin şehre dokunuşlarınla karşılaşmamak imkansız. Yolumuzun üzerinde olan ve önceden de kesin gidilicekler arasında programa koyduğumuz Casa Battlo'nun sırasına girdik. Bu yapı dışarıdan ne kadar etkileyiciyse içeriden de bir o kadar sıradışı. Gaudi'nin organik formlarını görüğ şaşırmamak imkansızdı.  

Cephede yaptığı dinamiklik insanı etkilenmekten çok daha öteye götürdü. Dışarıdan bol bol fotoğrafladıktan sonra içeriyi girip her katını gezdik. İç mekanlardaki Gaudi dokunuşları da kendini belli ediyordu.









İç mekandaki mobilyalar tavandaki lambalar ve dekor amaçlı objeler de Gaudi tarafından tasarlanmış ve uygulanmış. Organik tarzı içeride de devam ettiğini gördük.


Binanın maketi girişe konulmuştu.



Casa Battlo'dan sonra Gaudi'nin yapılarıyla şehir turumuza devam ettik. Sırada Casa Mila vardı. Casa Mila Barselona'ya gitmeden önce avlusundan ve terasından dolayı oldukça merak ediyordum. Buraya da girmeden önce çok uzun bir sıraya girdik. Bu yapıda daireler ve ofisler bulunuyor. Müze olarak korunmuş bir dairenin gezilmesine izin veriliyor.





İlk önce yapıyı gezenleri terasa yönlendiriyorlar. Terastan önce ilk girdiğimiz yer binanın avlusu oldu. Terasa çıkarken avlunun etrafındaki merdivenlerden çıktık ve daireleri görme şansımız oldu. 


Terasa çıktığımızda etkilenmenin üstünde bir deneyim yaşadık. Dışarıdan içeride böyle bir mekanın olmasını hayal etmek imkansız. Kendimi terastayken başka bir dünyada hissettim. Terasta her açıdan çekilen fotoğraflar ayrı bir görüntü veriyordu.






Terastan sonra aşağı inerken korunmuş örnek daireye girdik.Burada kendimizi yıllar öncesindeymiş gibi hissettik çünkü her şey eski dönemden kalmaydı. Bütün mobilyalar mutfak eşyaları,dolapların içindeki kıyafetler bile duruyordu. Binadan çıkarken aklımız kalarak çıktık ve şehri yürüyerek keşftemeye devam ettik.





La Rambla'ya ulaştıktan sonra caddeyi boylu boyunca yürüdük. La Rambla'dan girişi olan ve barselona'nın ünlü pazarı La Boqueria'ya girdik. Burada görüp görebileceğiniz her çeşit meyve sebze satılıyor. Turistler bu pazarı görmek için resmen akın etmişlerdi. Bu kalabalıktan sıyrılıp kendimizi güzel bir tapascıya attık ve otelimize döndük.

2. GÜN

                                               
Günümüze La Sagrada Familia'yla başladık. 2026'da bitmesi planlanan Gaudi'nin bu eseri bence Barselona'yı Barselona yapan bir sembol. Cephesindeki detaylardan resmen büyülendim. Bu kadar ince bir işçiliği aklım almadı.

  
 Cephesini inceledikten sonra içeriye uzun bir kuyruğun ardından girdik. İçeriya girdiğimizde oluşan ve hesaplanmış ışık oyunları beni inanilmaz çok etkiledi. Tavana ve kolonlardaki ince detyalara bakmaktan boynumun ağrıdığını söyleyebilirim. 
İçeride ayrı bir bölümde bu yapının mimarisiyle ilgili bir müze yapmışlar ,inşaa tekniklerin,maketlerin, devam inşaatın atölyelerin yer aldığı bir müze vardı. Müzeyi gezerken binadaki ince hesapları anladıkça daha çok etkilendiğimi söyleyebilirim.





Günümüze gotik şehir gezimizle devam ettik. Şehrin bu bölümü diğer bölümünden farklıydı. Gotik etkileri hissetmek çok kolaydı.  Dar sokaklar, sokakların açıldığı küçük meydanlar çok hoşuma gitti.
Gotik mahalledeki kiliseye de girdik. Bu kilise de mahallenin diğer kısmındaki gotik stilinini yansıtıyordu. 



3. GÜN


Üçüncü günümüze yine Gaudi'yle başladık. Sabahtan Gaudi'nin Park Guel'i gezmeye gittik. Bilet saatine denk gelemediğimiz için parkın sadece etrafında gezebildik. Tepeden şehrin görüntüsünü çok etkileyiciydi.Parkı gezdikten sonra şehrin bu kısmını yürüyerek keşfettik. Bu mahalle şehrin eski dokusunun korunduğu bir bölümdü.
                                 

Aşağıya inerken gitmek istediğimiz ve önceden programladığımız Miro müzesi karşımıza çıktı. Yeşilliklerin içinde konumlanmış bu müzeyi gezmek çok keyifliydi.






4. GÜN

Güne otelimize de yakın olan Gaudin'nin inşaa ettiği bahçe kapısını görmeye gittik. Gittiğimizde kapının önünde bulunan Gaudi'nin heykelinle arşılaştık.



Günün geri kalanına şehir mezkezinden  bindiğimiz Montjuik Tepesine çıkan teleferikle devam ettik. Bu tepe Barselona'ya her açıdan bakan bir konuma sahip. Hem şehire hem de limana bakabiliniyor.
Tepede önceden bilmediğimiz ortaçağdan kalma bir kaleyle karşılaştık. Hemen kendimizi içeriye attık. Ortaçağın etkilerini ve kaleni korunaklı mimarisini hissetmek çok güzel bir deneyimdi.


Tepeden indikten sonra Barselona'nın La Sagrada Familia kadar bir sembol haline gelmiş ve üniversite hayatımız boyunca neredeyse her derste işeldiğimiz Mies van der Rohe'un Barselona Pavlionu'nu gezmeye gittik. Derslerde bahsetiğimiz karakteristik özellikler, malzemelerin etkisini birebir inceleme fırsatı bulduk. Yapının en baskın özelliği olan yataylığının insan üzerindeki etkisini yaşadık.


5. GÜN
Son günümüzde biraz daha şehrin tadını çıkarmaya karar verdik. Bu nedenle bisiklet kiralayıp şehri gezmek çok güzel bir seçenek oldu. Bisiklet de yürümek gibi şehri anlamak için ideal bir seçimdi.
Bisikletle şehrin sahil kısmınını keşfetmeye şansımız oldu. Uzun bir sahil boyunca dizilmiş kalabalığın arasına karışıp günün keyfini çıkardık.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder